Metabolizma Yavaşlığı
Metabolizma hızı genetik, çevresel etkenler ve hormonlardan etkilenir. Egzersiz veya hareketli yaşam metabolizmayı artırırken, yaşın ilerlemesi azaltır. Tiroid hormonu, erkeklik hormonu (testosteron) buyume hormonu, stres hormonu olarak bilinen adrenalin ve noradrenalin metabolizmayı artırır. Proteinli gıdalar metabolizmayı artırır Ortamın sıcak olması metabolizmayı azaltırken, hastalık hali, ateş ve enfeksiyon metabolizmayı artırır. Kötü beslenme metabolizmayı yavaşlatır. Uyku metabolizmayı azaltır. Metabolizmayı en çok artıran egzersiz yani spor yapmaktır. Hormonlardan da en çok tiroid hormonları metabolizmayı artırır. Uzun açlık metabolizma hızını yavaşlatır. Kilo veremeyen kişilerde mutlaka hormon bozukluğu vardır. Metabolizmanız yavaş ve kilo veremiyorsanız mutlaka hormon kontrolunden geçmek ve bir Endokrin uzmanına başvurmak gerekir. Kilo veremeyen hastalarda gördüğüm en önemli bozukluklar insülin, tiroid, prolaktin gibi hormonlardaki bozukluklarıdır.
Metabolizma hızlandırmak için önce altta yatan nedeni ortaya koymak gerekir. Kilo veremiyorsanız diyet yapmadan once mutlaka bir Endokrin uzmanına başvurarak hormon tetkiki yaptırarak metabolizma yavaşlığının nedenini bulmak gerekir. Aksi takdirde yapılacak diyetler başarısız olmaya mahkumdur. Tiroid yetmezliği yani hipotiroidi bulunan bir kişinin yeteri kadar tedavi olmadan kilo vermesi zordur. İnsülin hormonu bozuk bir kişinin sadece diyet yapmakla zayiflaması yine imkansızdır. Bu tur hormon bozukluklarının uygun şekilde tedavisiyle birlikte biz kişilere glisemik indeks diyeti öneriyoruz.
Bilimsel olarak sağlıklı olduğu kanıtlanan beslenme ‘’Glisemik Indeks diyeti ‘’ yani kısaca GI Diyeti yapmaktır. Glisemik indeks diyetinin esası kan şekerini yukseltmeyen gıdaları seçmek ve yemektir. Özellikle ülkemizde beyaz ekmek yeme oranı çok yüksektir. Beyaz ekmek kan şekerini bozmakta, kilo yapmakta ve kişileri hızla şeker hastası yapmaktadır. Artık köylerde bile beyaz ekmek yenmektedir.
Bu kadar zararlı beyaz ekmek yerine tam buğday ekmeğine geçmek bence ülkemizin en önemli beslenme sorunudur. Beyaz ekmek yerine tam buğday ekmeği, pirinç pilavı yerine bulgur pilavı yemek, patates püresi veya patates kızartması yerine haşlanmış sebze veya bakliyat yemek, beyaz makarna yerine kepekli veya ıspanaklı makarna yemek , Kola ve gazoz yerine su içmek ve Tatlı yerine meyve yemek daha sağlıklıdır.
Diğer bir öneri de bol su içmektir. Günde 2-2,5 litre su içmek gerekir. Ülkemizde su içme miktarı azdır. Az su içmek ve kahvaltı yapmamak kiloyu artıran en önemli yanlışlardan birisidir.
Diğer önemli bir konu akşamları çok yemektir. Ülkemizde genellikle akşam yemekleri fazladır ve uyuyuncaya kadar televizyon başında devamlı atıştırmalar olmaktadır. Oysa akşamları metabolizma yavaştır ve fazla kalori alınınca kilolar artmaktadır. Sabahtan öğleye kadar metabolizma daha hızlıdır. Bu nedenle sabah ve öğle fazla akşam daha az yemek gerekir.
Hareketli olmak ve egzersiz yapmak da metabolizmayı artırır. Her gün yarım saat yürümek sağlık ve kilo için çok faydalıdır. Diğer bir önerim lokanta ve restaurant sahiplerinedir. Ülkemizde çoğu lokantada bulgur pilavı ve bakliyat yemeği pek bulamazsınız.
Ancak kan şekerini bozan sağlığa zararlı pirinç pilavı ve patates kızartması veya patates püresi bulursunuz. Son zamanlarda gittikçe artan kebapçılarda da etin yanında mutlaka pirinç pilavı, patates kızartması veya patates püresi gelir. Oysa et yemeği yanında bulgur pilavı , birkaç kaşık bakliyat (kuru fasulya, barbunya, nohut gibi) veya sebze haşlaması daha faydalıdır. Bu tür bir değişim halkın sağlığına ve yeme alışkanlığı değişikliğine büyük katkı sağlayacaktır.