Endokrinoloji veya Endokrin Nedir?
Endokrinoloji veya kısa adıyla Endokrin ulkemizde yeterince bilinmemektedir. Bu nedenle de özellikle guatr, tiroid, prolaktin, kemik erimesi, tuylenme, polikistik over, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği ve şişmanlık gibi endokrin uzmanını ilgilendiren önemli hastalığı olanlar başka uzmanlara gitmektedir. Bu makalede endokrinoloji bilim dalinin ve endokrin uzmanlarinin hangi hastaliklarin tedavisiyle ilgilendiği kısaca anlatılmıştır.
ENDOKRINOLOJI NEYLE UĞRAŞIR?
Endokrinoloji vücudumuzda salgılanan hormonlar, iç salgı bezleri ve metabolizma hastalıklarının tanı ve tedavisiyle uğraşır.
İç Salgı bezleri denince veya endokrin sistem denince hipotalamus, Pineal bez-melatonin, hipofiz, tiroid bezi, paratiroid bezi, böbrek üstü bezi (Adrenal), over (yumurtalik) ve testis bezleri anlaşılır.Bu bezlerin salgıladıkları hormonlar, bu bezlerde oluşan tümörler, ve bu bezlerden salgilanan hormonlarin azlığı ve fazlalığı önemli hastalıklar yapar.
Endokrinoloji ayrica şeker hastalığı, obezite (şişmanlık), kan yağları (kolesterol ve trigliserid), ürik asit yüksekliği, metabolik sendrom, vitaminler, beslenme, diyet ve osteoporoz (kemik erimesi)gibi metabolik hastaliklar tanı ve tedavisini yapar.
ENDOKRIN UZMANI NASIL OLUNUR?
Endokrin uzmanı olmak için 5 yıl süren dahiliye ihtisasından sonra 3 yıl daha endokrin ihtisası yapılır. Endokrin Uzmani olmak için bir hekim 8 yıl asistanlık yapmak zorundadır.
HANGİ HASTALIKLAR ENDOKRIN UZMANINCA TEDAVI EDILIR?
Endokrin uzmaninin tedavi ettiği hastaliklar şunlardır:
1) HİPOFIZ
A) Hipofiz Bezi Hastaliklari
B) Boy Kısalığı ve Büyüme Hormon Eksikliği
C) Hipofiz Bezi Yetmezliği (Hipopituitarizm)
D) Prolaktin Hormon Fazlalığı (Prolaktinoma)
E) Büyüme Hormon Fazlalığı (Akromegali)
F) Diyabetes İnsipidus (Şekersiz Şeker Hastalığı)
2) Paratiroid Bezi ve Hormonları
B) Paratiroid Hormon Fazlalığı (Hiperparatiroidi)
C) Paratiroid Hormon Azlığı (Hipoparatiroidi)
3) Böbreküstü Bezi (Adrenal Bez) ve Hormonları
A) Böbreküstü Bezi Hastalıkları
B) Kortizol Hormon Fazlalığı (Cushing Sendromu)
C) Kortizol Hormon Azlığı (Addison Hastalığı)
D) Aldosteron Hormon Fazlalığı (Aldosteronizm)
E) Adrenalin Hormon Fazla Salgısı (Feokromasitoma)
4)Testis ve Hormonları
A) Testis, Hormonları ve Hastalıkları
B) Testosteron Eksikliği (Hipogonadizm)
C) Erkekte Meme Büyümesi (Jinekomasti)
D) Ereksiyon Problemi ve Empotans
E) testis ve penis küçüklüğü, sakal çıkmaması
5) Over (Yumurtalık) ve Hormonları
A) Yumurtalık (Over) Hormonları ve Bozuklukları
B) Kadınlarda Cinsel Hormon Yetmezliği (Hipogonadizm)
C) Tüylenme (Hirsütizm)
D) Polikistik Over Sendromu
E) Menopoz
6) Tiroid Bezi (Guatr) ve Hormonları
A) Tiroid Bezi Ve Görevleri
B) Guatr
C) Tiroid Bezinin Fazla Çalışması (Hipertiroidi, Zehirli guatr))
D) Tiroid Bezinin Az Çalışması (Hipotiroidi-Hashimoto)
E) Nodüler Guatr-nodül
F) Tiroid kanserleri
G) Hashimoto Hastaliği
H)Tiroidit-tiroid bezi iltihabı
6) Obezite , Beslenme, Diyet, Metabolik Sendrom
7) Şeker Hastlalığı-Diyabet
8) Şeker Düşmesi-hipoglisemi
9) Kemik erimesi-Osteoporoz
10)Vitaminler,Mineraller
11) Ürik Asit, Kolesterol ve Trigliserit yüksekliği
HORMONLAR VE GÖREVLERİ
Hormonlar vücut ağırlığı, metabolizma, iştah, büyüme, gelişme, seks ve üreme faaliyetleri gibi birçok önemli olayı etkileyen yaşamsal öneme sahip kimyasal maddelerdir. Vücudumuzdaki salgı bezlerinden salgılandığı gibi diğer hücrelerden de salgılanan hormonlar genellikle kan yoluyla taşınarak etki edeceği organlara ulaşır ve orada etkilerini gösterirler. Hücreler arası iletişimi sağlayan hormonlar etkilerini gösterdikleri hücreye nasıl davranacağını anlatır. Çok az miktarda salgılanmasına rağmen hormonlar vücutta çok büyük görevler yapar.
Hormonlar vücudumuzun gelişme, metabolizma, büyüme, üreme, seks, duygu durumu, adet görme, iştah, sindirim ve vücut ısısı gibi yaşamsal faaliyetlerini ayarlar.
Boy kısalığı, şeker hastalığı, kilo alma, tansiyon yüksekliği, tüylenme, kemik erimesi, adet bozukluğu, böbrek taşı, ereksiyon problemi, kolesterol yüksekliği, depresyon, sinirlilik, kansızlık, yorgunluk ve halsizlik gibi sık görülen hastalık ve belirtilerin temelinde hormon dengesizliği vardır.
Hormonların Görevleri:
Hormonların başlıca görevleri 3 ana grupta ele alınabilir:
• Büyüme ve farklılaşma
• Vücut dengesinin sağlanması
• Üreme
Çok sayıda hormon büyüme olayında etkilidir. Büyüme hormonu ve tiroid hormonları bunların en önemlisidir.
Vücut dengesinin sağlanmasında ise birçok hormon görev alır. Bu hormonlar ve görevleri şunlardır:
• Tiroid hormonları ® çoğu dokuda bazal metabolizmanın %25’ini kontrol eder
• Kortizol ® kendisinin doğrudan etkilerinden başka birçok hormonun etkisini de kolaylaştırır
• Paratiroid hormonu ® kalsiyum ve fosfor dengesini sağlar
• Vazopressin ® vücut su dengesini sağlar
• Aldosteron ® vücut sıvı miktarı ve serum elektrolitlerini (Na ve K) kontrol ederler
• İnsülin ® açlık ve toklukta kan şekerinin normal olmasını sağlar
Kan şekeri düşünce vücudumuz buna hormonsal tepki vererek kan şekerini artırmaya çalışır. Açlıkta ve kan şekerinin düştüğü durumlarda insülin salınımı azalır. Buna bağlı olarak dokuların glukoz alımı azalırken karaciğerden glukoz (şeker) üretimi artar.
Vücuttan su atılması esas olarak vazopressin isimli hormon tarafından kontrol edilmekle beraber, kortizol ve tiroit hormonları da bu konuda etkilidir.
Paratiroid hormonu ve D vitamini koordineli hareket ederek kan kalsiyum dengesini sağlarlar. Paratiroid hormonu böbreklerde D vitamini sentezini artırır. D vitamini ise bağırsaklardan kalsiyum emilimini artırır, kemiklerde paratiroid hormonunun etkisini kuvvetlendirir. Kan kalsiyumunun artması ise paratiroid hormon salgılanmasını azaltır..
Vücuttaki herhangi bir stres durumunda, stresin şiddeti, akut (ani) veya kronik (devamlı-süregen) oluşuna göre, çok sayıda hormonu harekete geçirir.
Travma veya şok gibi şiddetli ani streslerde sempatik sinir sistemi aktive olarak katekolamin dediğimiz adrelanin ve noradrenalin isimli hormonlar kanda artar, kalbin pompaladığı kan miktarı çoğalır, kan basıncı ve glukoz (şeker) yapımı artar. Stres ACTH , büyüme hormonu ve kortizol hormon yapımını artırır. Artan kortizol kan basıncının devamlılığını sağlar.
Hormonlar üreme işlevini de düzenler. Üreme işlevi cinsiyetin belirlenmesi, cinsel gelişme, gebelik, süt verme, çocuk yetiştirme ve menopoz gibi değişik aşamaları kapsar. Bu aşamaların her birinde çok sayıda hormon birlikte ve düzen içinde çalışır.
Hormonların üremeyle ilgili koordineli etkilerinin tipik örneği ortalama 28 günde bir yinelenen adet görme (menstruasyondur). Adet döneminin erken (folliküler) evresinde FSH ve LH isimli hormonlar yumurtalıktaki yumurtaların (folliküllerin) olgunlaşmasını uyarır. Bu durumda östrojen ve progesteron hormonları giderek artar.
Gebelikte artan prolaktin memelerin süt salgılamaya hazır hale gelmesini sağlar. Oksitosin isimli hormon ise memeden süt gelmesine etkilidir.
Hormonların Yapıldığı Bezler:
Hormonlar hipotalamus, hipofiz, tiroid, pineal bez, pankreas, sürrenal (böbreküstü) bezi, yumurtalık ve testislerde yapılır ve salgılanır. Bundan başka beyinde, bağırsaklarda da hormon üretimi olmaktadır.
Hormon üretildiği hücreden etki edeceği dokuya (hedef dokuya) taşınması gerekir.
Hormonların adlandırılması genellikle ilk bulundukları dokuya veya major etkilerine göre yapılmıştır. Ancak, günümüzde aynı hormonun farklı dokularda üretildiği bilinmektedir.
Hormonların Salgılanması ve Taşınması
Hormonlar salgı bezinden aktif halde veya daha az aktif halde salınır. Aktif olmayanlar daha sonra aktif hale gelirler. Hormonlar bezlerden kana salgılanır. Tiroid hormonu T4 hücrede etki etmesi için daha sonra T3 hormonuna dönüşür. Testosteron hormonu yine hücrede etkili olmak için daha sonra dihidrotestosteron haline gelir.
Hormonlar kanda bazı proteinlere bağlanarak taşınır Çok azı ise serbest halde bulunur. Seks hormonları SHBG proteinine bağlanır, tiroid hormonları TBG proteinine bağlanır.
Reseptör Nedir?
Hormonların hücrede bağlandıkları yapıya ‘’reseptör’’ denir. Hormonların biyolojik etkileri bu reseptörlere bağlandıktan sonra oluşur. Reseptörleri kilit olarak düşünürseniz hormonlar bir anahtar olarak görev yapar ve bu kiliti açarak hücrede etkilerini gösterirler.
Bütün reseptörlerin en azından 2 farklı fonksiyonel bölümü vardır. Bunlardan biri hormonu tanıyan ve ona bağlanan “tanıma bölgesi”, ikincisi ise uyarımı ileten “uyarı iletim bölgesi”dir. Reseptörün tanıma bölgesi hormonla üç boyutlu bağlantı kurabilecek özel bir yapı gösterir. Hormon ile reseptör bağlanma bölgesi arasındaki uyum bağlanmanın derecesini tayin eder. Uyum ne kadar iyi ise hormon reseptör bağlanması ve dolayısıyla hormonun etki oluşturması o oranda güçlü olacaktır. Hormonun reseptörüne bağlandıktan sonra uyarı iletimi iki şekilde olabilir. Polipeptid ve protein yapılı hormonlar ile katekolaminler hücre zarında yerleşmiş reseptörlere bağlanırlar. Bu bağlanma sonrası meydana gelen uyarı hücre içi sistemlere iletilir. Steroid hormonlar (kortizol, aldosteron gibi), tiroid hormonları ve diğer bazı hormonlar ise hücre içi reseptörlere bağlanarak etki gösterirler.
Hormonlar Birbiriyle Etkileşir Mi?
Hormonlar birbirleriyle etkileşim içindedir. Vücudun dengesi bu etkileşim sayesinde sağlanır. Günlük yaşamımızda biz yerken, istirahat ederken ve çalışırken bazı hormonlar artarken diğerleri azalır. Bir hormonun kandaki seviyesi vücudun durumuna göre değişiklik gösterir.
Hormonlar Nasıl Ölçülür?
Hormonlar kandan ölçülebildiği gibi idrardan veya tükrük salgısından da ölçülebilir. Ancak sadece hormon ölçülmesiyle hormon hastalıkları bazı durumlarda anlaşılamaz ve bu nedenle bazı testler yapmak gerekebilir. Bu testlerle biz uyarma veya baskılama testleri adı veriyoruz.
Hormonlar ve Bağışıklık Sistemi
Hormonlar bağışıklık sistemi (immün sistem) üzerinde de etkilidir. Özellikle kortizon ve seks hormonları bağışıklık sistemine etki ederler. Bazı bağışıklık sistemi hücreleri ACTH, prolaktin gibi hormonlar üretebilir. Bağışıklık sisteminin ürettiği bazı maddeler de hormon salınımını etkiler. Otoimmün hastalıklar dediğimiz bir hastalık grubu bağışıklık sistemindeki bozukluk sonucu ortaya çıkar ve salgı bezlerini tahrip eder ve hormon hastalıkları oluşur. Bunlara örnek Tip 1 şeker hastalığı, Hashimoto hastalığı, Graves hastalığı (tiroid bezi aşırı çalışması) ve Addison (böbreküstü bezi yetersizliği) hastalığıdır.
Hormonlar ve Sinir Sistemi
Sinir hücreleri arasındaki iletişimi nörotransmitter denen hormon yapısındaki maddeler sağlar. Bu nörotransmitter denen hormonlar adrenalin, noradrenalin gibi etkileri vardır. Beyindeki sinir hücreleri de hormon salgılar. Örneğin hipotalamusdan salgılanan TRH hormonu beynin diğer kısımlarında da salgılanır. Bu nedenle sinir sistemi de hormon salgılamaktadır. Bazı psikiatrik hastalıklarda beyinde salgılanan hormonlarda bozukluk vardır.
Hormon Hastalıkları Oluş Mekanizması
Hormon hastalıkları temelde 3 mekanizmayla meydana gelir
1. Hormon yapım fazlalığı
2. Hormon yapım azlığı
3. Hormon direnci durumları
Hormon yapım fazlalığı bir hormonun aşırı salgılanmasıdır. Bunun nedeni sıklıkla bezlerde oluşan adenom adını verdiğimiz tümör dokuları, bağışıklık sistem boızuklukları ve iltihabi nedenlerle oluşur
Hormon azlığı ise bezin harabiyeti veya bezin ameliyatla alınması sonucu hormon yapacak bez kalmaması, bağışıklık sistemi tarafından bezin harabiyeti, hormon yapımında kullanılan maddelerin gıdalarla az alınması gibi nedenlerle olur.
Hormon direnci ise hormonun hücrede etki edememesidir.
Hormonların Ritmik Salınımı ve Vücut Saati
Vücuttaki hormonların salgılanması uyku-uyanma olayından etkilendiği gibi suprakiasmatik nukleus denen bir çekirdekten de etkilenir. Vücut farklı hormonlara farklı zamanlarda ihtiyaç duyar. Bunun ayarlanması hipotalamusta bulunan suprakiasmatik nukleus tarafından sağlanır. Bu saat vücuda sinyaller göndererek hormonların üretimini sağlar.
KAYNAK: Prof Dr Metin Ozata, Endokrinoloji ve Metabolizma, İstanbul Tıp Yayınevi, 2007